Kiminin çeyiziyle kiminin keşifleriyle farklı toplumlara yayılan çikolatanın İsviçre’nin Vevey kasabasından Osmanlı sarayına yolculuğuna tanık olalım.

Tarihi belgelere baktığımızda Osmanlı sarayında çikolata tüketiminin nasıl başladığına dair net bir bilgi göremiyoruz. Lakin 19. yüzyılın tüketici alışkanlıkları göz önüne alındığında önce Dolmabahçe’ye geldiği ardından Sultan II. Abdülhamid döneminde Yıldız Sarayı’na girdiği tahmin edilmektedir. Sarayın resmi tedarikçisi unvanını alan tek çikolata firması ise, 1908 yılında Sultan II. Abdülhamid’den bunu talep etmiş olan Nestlé’den başkası değildir.
Çikolatanın Osmanlı sarayına Sultan II. Abdülhamid’den önce geldiğine dair söylentiler vardır. Örneğin Sultan Abdülmecid döneminde Kırım Harbi’nden hemen sonra İstanbul’a gelen Fransız sefirinin baldızı Barones Durand de Fontmagne, kaleme aldığı hatıralarında bir Cuma selamlığı esnasında kahve çikolata dağıtıldığını yazmıştır. Kırım Harbi’nin çikolatanın yaygınlaşmasına etkisi kabul edilebilir olsa da Barones’in çikolata diye gördüğü şeyin lokum olma ihtimali de yadsınamaz.
1858’de Sultan Albülmecid’in en geç 1849 yılından beri Beyoğlu’ndaki şekercisinde şarap, draje, pasta ve çikolata satan Şekerci Vallauri’ye “şekercibaşı” unvanı vermiş olması bu söylentileri desteklemektedir. Yine Sultan II. Abdülhamid döneminin şekercibaşıları arasında saraya lokum alınan Hacı Bekir’i ve alafranga cenahta Edouard Bourdon’u görüyoruz.
Nestlé henüz çikolata piyasasına yeni girdiği dönemde sarayın çikolata tedarikçisi olmak için harekete geçmiştir. Kasım 1908’de “Londra’da ve Vevey’de kâin bir İngiliz çikolata ve sütlü un fabrikası” olarak ürünlerinin Osmanlı İmparatorluğu’nda gördüğü rağbet üzerine başvuruda bulunmuş ve olumlu yanıt almıştır. Gelen yanıt üzerine Nestlé, günümüz Türkçesinde “padişahın tedarikçisi” o zamanki haliyle “zât-ı meâli-simât-ı hazret-i şehriyârinin furnisörü” unvanını almıştır.
Nestlé, diğer İsviçreli üreticilere göre çikolata pazarına daha geç girmiş olsa da elde ettiği şöhret ve reklama verdiği önem sebebiyle geliştirdiği stratejilerle çok önemli bir konuma yükselmiştir. Zira sarayın tedarikçisi demek Sultan’ın tuğrasını dükkâna asma ve ilanlarda kullanma iznini sağlıyordu.
Nestlé’nin “saray-ı hümayun müteahhidi” unvanını kullandığı ilan. Şirket ilk örnekleri 1908’de yayımlanan bu ilanda süt ürünlerinin yanında çikolata satmaya başladığını duyuruyor. (İkdam, 3 Ocak 1909)
Nestlé II. Abdülhamid’den sonra da sarayla iyi ilişkilerini korumayı başarmış ve Balkan Savaşı’nda Hilal’i Ahmer’e verdiği süt ürünleriyle Sultan V. Mehmed tarafından Sanayi Madalyası’na layık görülmüştür. Sarayın resmi bir çikolata tedarikçisi olduğuna göre II. Abdülhamid ve sonrası dönemde çikolata tüketildiğini varsayabiliriz lakin Abdülmecid Efendi’nin kızı Dürrşehvar Sultan’a ait kayıtlara geçmiş çikolata masrafları hariç bir belge maalesef bulunmamaktadır.
Sultanefendi’nin ne marka çikolata sevdiği bilinmemekle birlikte aynı evrakta “Nestlé sütü” ve Abdülmecid Efendi’nin masrafları arasında “tatlı ve çorba içinNestlé” ibarelerine rastlanmaktadır.